Argonotlar 5 yaşında!
Argonotlar olarak beşinci yılımızı kutluyoruz. Bir yandan da 18. İstanbul Bienali'nin kavramsal çerçevesi açıklandı ve yeni küratör Tohmé bienal krizine dair sorularımızı yanıtladı.
2020 yılında yayın hayatına başlayan Argonotlar 5 yaşına girdi! Tüm yazarlarımıza, okurlarımıza, destekçilerimize teşekkür ederiz. 🎂🎂🎂
Bu vesileyle yazarlarımızdan Argonotlar’ı üç kelimeyle tanımlamalarını istedik.
Çeşitlilik, kapsayıcılık, dikbaşlılık, yenilikçilik, eleştiri, taze, ilgili, özgürlük, cesur, dingin…
Siz Argonotlar’ı nasıl tanımlardınız? Bu e-postaya cevap vererek bizimle iletişime geçebilirsiniz.
İstanbul Bienali küratörü Tohmé: İşler prensiplerime aykırı bir şekilde yürütülseydi, devam etmezdim.
Basın toplantısında konuşan küratör, İstanbul Bienali krizinin farkında olduğunu ve süreci şeffaflıkla ele aldığını vurguladı.
Argonotlar Kurucu Yayın Yönetmeni Kültigin Kağan Akbulut bu konuya dair Tohmé’ye basın toplantısında şu soruyu yöneltti: “Sizin de takip ettiğiniz gibi geçen sene bir İstanbul Bienali krizi yaşandı. Ve bunun üzerine ‘Buradan Nereye?’ isimli forumlar başladı. Hatta bu tartışmalar kamunun ve özel kurumların sanat alanındaki tutumlarını da sorgular hale getirdi. Bienalin ikinci ayağında inisiyatiflerle çalışacağınızı belirttiniz. Bienal Direktörü Kevser Güler’in tutumunu biliyoruz, kendisi forumlardan birkaçına da katıldı. Sizin yaklaşımınız nasıl olacak?”
Tohmé, cevabında, krizin farkında olduğunu ve süreci şeffaflıkla ele aldığını vurguladı. İKSV ile yakın çalıştığını, ekibe katıldığından beri sürecin farklı yönlerini sorguladığını belirten küratör, tüm ekibin bu konuyu ciddiyetle ele aldığını söyleyerek işler kendi prensiplerine aykırı ilerleseydi bienalde görev almayacağını da açıkça dile getirdi:
“Elbette, sorularınız birden fazla konuyu kapsıyor. Krizin farkında olduğumu ve bu konuda son derece dikkatli davrandığımı belirtmek isterim. Şeffaflık, yaptığım işin merkezinde yer alıyor. Geçmişte yaşananların sorumluluğunu hepimizin omuzlarımızda taşıdığımızı düşünüyorum ve bunu çok ciddiye alıyorum. İKSV ile yakın bir şekilde çalışıyorum ve ekibe katıldığımdan beri sorularınızda dile getirdiğiniz pek çok unsuru sorguladım. Tüm süreç şeffaf bir şekilde ilerledi ve ekip de bu konuda büyük bir bağlılık gösterdi. Üstelik bu konuyu sorgulayan sadece ben değilim, tüm ekip geçmişte yaşananları göz önünde bulundurarak geleceğe yönelik bir yol haritası oluşturdu.
Nuri Bilge Ceylan: Tanımlanamayan anlamın peşinde
Serdar Darendeliler, Nuri Bilge Ceylan’ın “Yolda” sergisini sanatçının anlam arayışı üzerinden ele aldı.
Nuri Bilge Ceylan denince aklıma düşen iki şey oluyor. Bunlardan ilki, BÜFOK (Boğaziçi Üniversitesi Fotoğrafçılık Kulübü) odasındaki –Narnia Günlükleri’ndekine benzer- gri dolabın derinliklerini karıştırırken bulduğumuz Ceylan’ın “röntgen filmi” negatifleri. O zamana dek bu büyüklükte bir negatif görmemiş olduğumuzdan onları aramızda bu şekilde kodlamıştık ama muhtemelen sadece 4×5 veya 5×7 inç büyük format filmlerdi bunlar. Sene 1995 ya da 1996 olmalı. Söz konusu fotoğrafların özportreler olduğunu hatırlıyorum hayal meyal. Üzerinde oynanmış ve müdahale edilmiş olduklarından baskıdan negatife transfer edilmiş olmalıydılar. Acaba şimdi nerededirler?
İkincisi ise Arif Aşçı’nın meşhur akşam yemeklerinden birinde denk geldiğimizde Ceylan’ın sarf ettiği “Taşınırken kitaplığımızdan atamadığım sayılı şeyden biri Geniş Açı’nın eski sayıları olmuştu” cümlesi. Ev taşırken belimizi en fazla büken ve “atsam mı tutsam mı” ikileminde bizi en zorlayan şeylerin kitaplar ve dergiler olmasından dem vuruyorduk sanırım. Bu kez sene 2010 filan olmalı. Adı her geçtiğinde olduğu gibi bu muhabbet sırasında da gözümün önüne yan yana sıralanmış Geniş Açı’lardan oluşan kırmızı bir satıh geldiğini hatırlıyorum. Ceylan’ın bu sözlerini Geniş Açı sevgisinden ziyade fotoğraf sevgisine yorabilir miyiz?
Evet, belki de bunlar ve benzer nedenlerle Nuri Bilge Ceylan zihnimde ilk olarak bir fotoğrafçı olarak canlanıyor. Halbuki çoğunluk için durum tam dersi değil mi? Ceylan, öncelikle ödüllü bir yönetmen. Muhtemelen Dirimart Dolapdere’de devam eden “Yolda” sergisini sabırsızlıkla görmek isteyenler ve hâlihazırda görenlerin çoğu için de durum pek farklı değil. Zira, uluslararası başarılara imza atmış sayılı Türkiyeli yönetmenlerden birinin çektiği fotoğrafları görmek için, şakır şakır yağmurun yağdığı bir hafta içi akşam üstünde bile azımsanmayacak bir ziyaretçi grubu olarak sergi geziyorlar. Üstelik “sıradan” bir İstanbullunun veya sanatseverin hâlâ gündelik aksında yer alamayan Dolapdere gibi bir yerde.
“Kürt sanatçılar olarak dört parçaya bölünmüş bir halkın temsilcileriyiz.”
Dîwan Uluslararası Tiyatro Akademisi, Mordem Sanat ve Amed Tiyatro ile Kürtçe tiyatro eğitimi, uluslararası işbirlikleri ve sivil toplum desteğinin önemini konuştuk.
✍️Tuğçe Yılmaz
Barış Işık: Mordem Sanat’ı 2017’de bir yerleşke olarak kurduk; ancak köklerimiz 2007’ye kadar uzanıyor. İlk yıllarımızda tiyatro ve sinema odaklı bir dernek olarak faaliyet gösterirken, zamanla ekolojiye yöneldik. Batman’da bir ekoloji merkezi kurmaya çalıştık, Dersim’den ötesine 950 km’lik bir yolculuk yaparak ekolojik tahribatları belgeledik. Amacımız sadece doğa tahribatını göstermek değil, insan-doğa ve tahakküm ilişkilerini de sorgulamaktı.
Ancak kayyım atamalarıyla birlikte Batman’daki tiyatro faaliyetlerimiz sona erdi. Ben de şehir tiyatrosunun kurucu üyelerinden biriydim, kayyımdan sonra biz de bağımsız bir alan yaratmak istedik. Kardeşimle birlikte dedemizden kalan tarla ve arsaları satarak Mordem Sanat’ı kurduk. Burayı dört temel prensip üzerine inşa ettik: Kültürel mirasın korunması, sanata erişim hakkı, ekoloji odaklı çalışmalar ve bağımsız sanatçılar için alan yaratma…
Yavuz Akkuzu: Geçmişi 1990’lara dayanan bir tiyatro grubuyuz. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olarak kurulan Diyarbakır Şehir Tiyatrosu, 2016 Kasım ayında kayyım atanmasıyla birlikte kapatıldı ve oyuncuları işten çıkarıldı. 2017 yılının Şubat ayında ise özel tiyatro olarak yolumuza “Amed Tiyatro” adıyla devam ettik.
Aslında kökleri belediye şehir tiyatrosuna dayanan bir grubuz ve 2017’den bu yana özel bir tiyatro olarak varlığımızı sürdürüyoruz. 2003 yılına kadar kamusal alanda Kürtçe yasak olduğu için tiyatromuzda yalnızca Türkçe oyunlar sahneleniyordu. Ancak 2003 yılında ilk kez Kürtçe bir oyun oynandı ve 2009 yılına kadar her yıl bir Türkçe ve bir Kürtçe oyun sahnelemeye başladık. 2009’dan itibaren ise yalnızca Kürtçe tiyatro yapıyoruz.
Argonotlar Ajanda
Argonotlar Ajanda güncel sergileri takip edebileceğiniz bir rehber.
Yeni sergiler
Sanatorium, Toprak Parçasının Koptuğu An / Didem Erbaş, 7 Mart - 3 Mayıs
Dirimart Dolapdere, Günübirlik İnşa / Seçkin Pirim, 6 Mart - 13 Nisan
Decollage Art Space, Daimi Yolcu, 6 Mart - 13 Nisan
Zilberman Istanbul, Şeylerin Ailesinde / Itamar Gov, 4 Mart - 15 Mayıs
Art On, Crossroads Digital, 28 Şubat - 15 Mart
Arter, Heykel Olma Teşebbüsü / Franz Erhard Walther, 27 Şubat - 5 Ekim
The Pill, Beyaz Oda / Jean-Charles Eustache, 19 Şubat - 29 Mart
Kun Art Space, 7067 Sokak / Feyzan Alasya, 22 Şubat - 22 Mart
Devam eden sergiler
.artSümer, Noktanın Cebinden Çıkan Virgül İhtimalleri / Deniz Aktaş, 15 Mart
Summart Sanat Merkezi, Kusur-suz / Dilşad Akçayöz, 18 Mart
BüroSarıgedik, Solukdaş, 21 Mart
Bozlu Art Project, Kuzeye Doğru, 22 Mart
Loft Art, Yaşam Şarkısını Söyler, 22 Mart
Öktem Aykut, Opus 3c / Silva Bingaz, 22 Mart
Galeri Nev İstanbul, Alev Ebüzziya Siesbye, 28 Mart
EVİN, EVİN’Salon, 29 Mart
EVİN, Olmak Üzerine / Ilgaz Gürün, 29 Mart
Quick Art Space, Palas Pandıras / Desen Halıçınarlı, 1 Nisan
Zilberman Selected, Hayalet Uzuvlar / Selçuk Artut, 5 Nisan
Arter, Islak Zemin / Yasemin Özcan, 6 Nisan
Arter, Gelecek Zamanın Süregelen Hikâyesi / Angelica Mesiti, 6 Nisan
Yunt, Serbestlik Dereceleri, 11 Nisan
İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Çocuk Odaklı Şehir - Bir Eşitlik Arayışı, 4 Mayıs
Meşher, Hikâye İstanbul’da Geçiyor, 13 Temmuz
Arter, İçinde Yaşadığımız Deri / Koray Ariş, 3 Ağustos
Borusan Contemporary, İçimdeki Şehir / Doug Aitken, 17 Ağustos
Borusan Contemporary, Ebedi Prelüd, 17 Ağustos
Arter, Duvar Çizimi / Can Aytekin, 14 Ocak 2025'ten itibaren
Görmek için son günler
Anna Laudel Gallery, Her Yerde Ev Olma Arzusu / Özlem Yenigül, 2 Mart
Martch Art Project, Süregelen bütün bu şeyler arasında / Merve Denizci, 7 Mart
Ferda Art Platform, Apotheke / Doğu Özgün, 8 Mart
Dirimart Pera, Bahçedaş / Osamu Kobayashi, 9 Mart
Haftaya görüşmek üzere.