Arşiv nasıl sanata dönüştü?
Bu hafta Enis Malik Duran, Civan Özkanoğlu ve Raziye Kubat bültenimizde. Ayrıca Sezin Romi'nin arşiv üzerine bir yazısı da Argonotlar Kütüphanesinde. İyi haftalar.
Kutsal atfettiklerimiz iktidar mekanizmasına dönüşüyor
Enis Malik Duran’ın Art On İstanbul’daki “Yerin Ekseni” sergisi vesilesiyle sanatçıyla ve katalog metnini yazan Nazlı Pektaş’la yaptığımız söyleşinin deşifresi Argonotlar Kütüphanesinde.
Enis Malik Duran: Sanatla zanaat ayrımına baktığımızda, tarihsel olarak ona döndüğümüzde, tam da bu ayrım Sanayi Devrimi’nin çıktığı dönemlere denk geliyor. Tabii o döneme dair benim ilgimi çeken şöyle bir konu da var: İnsanlık teknolojik olarak belli bir donanıma kavuştuğunda bir yandan da arkeoloji diye bir bilim dalı da ortaya çıkıyor. Geride bıraktıklarına, el emeğinin daha yoğun olduğu dönemlere dair bir tutunma ve kaçma isteği de bu süreçlerde doğuyor. Dolayısıyla ben şöyle düşünüyorum; insanın iki yönlü bir doğası var, o ikili doğası gereği bence insan elle yapılana dair övgüsünü hiçbir zaman yitirmiyor. Dolayısıyla bugünün sanatında da farklı materyallerle çok detaylı çalışılmış birçok iş görebiliyoruz. Ben bunun hiçbir zaman yitirilmeyeceğini düşünüyorum. Seri üretim mantığı, hız mantığı insanın hayatına girdiğinden beri, bahsettiğimiz o büyük kırılmanın yaşandığı Aydınlanma Dönemi’nden beri, bir yandan da buna karşı bir refleks gelişmiş. Her zaman elle yapılana dair bir övgü vardır ve bir direnç unsuru olarak her zaman var olmuştur. Benim için de bu önemli, mesela Axis Mundi işinin uygulamasını yapmam aylar sürdü. İşe başlamadan önce bunun bir de eskiz süreci oluyor. Ön çalışma sürecinde de kurduğun atmosferin bir dinlenme süresi olmasını ben çok önemsiyorum.
Hepimiz neyi biliyoruz?
Civan Özkanoğlu ile .artSümer’de gerçekleşen ilk kişisel sergisi “Hepimiz Biliyoruz”u konuştuk.
✍️ Esra Ece Kuleci
Arşiv, hem geçmişi kaydetme hem de geleceğe aktarma niyetiyle oluşan bir yapı olsa da, kurgulanma biçimine bağlı olarak farklı anlamlar taşıyabilir. En çok işlevsel bir “yaşam kaydı” olduğu noktada, duygusal bir yük haline gelerek kişinin yaratıcı sürecini zorlaştırabiliyor. Bu sergide, video işlerinin ve Cumhuriyet 101 işinin varlığı, fotoğraf seçki sürecinde daha hızlı odaklanmamı sağladı. Elbette bu noktada Sevim’in katkısı büyük. Uzun bir kapanma halinden sonra ilk ayırdığım seçki oldukça yoğundu, ancak müzakere süreçlerimizden içimize sinen bir seçkiyle çıktığımızı düşünüyorum. Bu “arşive dalma” hikayesinde bana hem iyi hem de garip gelen, yıllar içinde uzaklaştığım bazı fotoğraflara tekrar yaklaşmak ve bazı anılarla baş başa kalabilmekti. Bu aynı zamanda, fotoğraf medyumuyla olan ilişkimi sorguladığım, çeşitli yüzleşmeler yaşadığım ve oradan yeni sorularla çıktığım bir süreç oldu. Serginin, galeri mekânına yayılırken tüm bu sürecin izlerini de taşımasını istedim.
Köyde ev, şehirde atölye
Raziye Kubat’la dağ köyüne dönüşünü, romantik imgelerden uzak bir perspektifle, doğanın sertliği ve direnişiyle şekillenen yaratım sürecini konuştuk.
✍️ Hale Albayrak
Dağda büyük ailenin ortak iki taş evi vardı. Biri çocukluğumdan hatırlıyorum, daha tam yıkılmamıştı. İnce ahşap işliği olan bir konaktı. Erzincan depreminde, rivayete göre önünden geçen su yoluna eğilmiş, sonra da başını kaldırmış ama yıkılmamış. Hasardan korkan ev halkı yolun karşısına bir ev daha yaptırmış. Yazlıkmış önceleri, sonra tamamen oraya taşınmışlar korkudan. Ama geçmişe hürmet hep sözde var, eylemde yok. Eski evi yıkıma terk etmişler, sonra da taşı çalınmış, ince işlemeli ağaç işçilikleri, en sonunda komşu toprağından evi genişletirken üç metreyi çalmış. Biz oraya tekrar ev yaparken taş da toprak da yoktu. Dağdan taş toprak taşıdık temel için. Diğer ev hâlâ ayaktayken yine bakımsız kalmış. Zorda kalanların geçici mekânı olmuş yıllarca. Oranın da ince işçiliği olmasa da her şeyi çalınmış, dış kapı ve iki tane iç oda kapısı ve birkaç pencere duruyordu. Son depremde de epey zarar gördü ama hâlâ ayakta kendince. Kalanları da ben aldım ve bakımını yaptım. Evden de biraz özür niteliğindedir.
“Başyapıt arşivdir”

Sanat Dünyamız dergisinin “Sanat Tarihi Nasıl Yazılır?” temalı Eylül/Ekim 2024 tarihli sayısında yayımlanan Sezin Romi’nin yazısı Argonotlar Kütüphanesinde.
Boris Groys, tarihin, arşivle yaşam arasında, toplanmakta olan geçmiş ile her şeyin toplanmadığının anlaşıldığı gerçeklik arasında bir boşlukta meydana geldiğini ifade eder: “Ancak tarihin gerçekleştiği bu bölge basitçe parçalanmaz, kurgusal hale gelmez. Aksine, arşivler -kısmen elektronik medya aracılığıyla- giderek tek bir büyük dünya arşivi, resmileştirilmiş evrensel bir bellek oluşturmak üzere birleştiğinden daha da homojen hale gelir. Tarih dediğimiz şey, dünyada var olan ancak henüz bu evrensel belleğe dâhil edilmemiş olan her şeyin sorusudur. Tarihin dinamik süreci, yeni olanın arayışıdır- ‘yeni’ bir anlatı anlamında değil, henüz arşive dâhil edilmemiş olması anlamında. Arşive dâhil etme, arşiv ile dışı arasındaki sınırı derhal yeniden çizer ve sınırlarının dışında kalanların arşivlenmesini talep eder. Geçmiş, ‘bellek’ değil, arşivin kendisidir, gerçeklikte fiilen mevcut olan bir şeydir. Öte yandan gelecek, arşivi genişletme görevidir. Son olarak, şimdiki zaman, henüz arşiv koleksiyonuna dâhil edilmediği bilinen şeydir.”
Argonotlar Ajanda
Argonotlar Ajanda güncel sergileri takip edebileceğiniz bir rehber.
Yeni sergiler
Sanatorium, Pul Pul Döküldü, Ufalandı Zaman / Gülşah Mursaloğlu, 27 Aralık 2024 - 22 Şubat 2025
Yunt, Serbestlik Dereceleri, 21 Aralık 2024 - 11 Nisan 2025
Galeri / Miz, Benim Küçük Dünyamın Dışında / Tuncay Topcu, 21 Aralık 2024 - 19 Ocak 2025
Zilberman Istanbul, Dalgalar Harita Çizmez / Cengiz Tekin, 19 Aralık 2024 - 22 Şubat 2025
Pilot Galeri, Garden Reimagined / Hamra Abbas, 19 Aralık 2024 - 1 Şubat 2025
Summart Sanat Merkezi, Journey / Yiğit Can Alper, 19 Aralık 2024 - 20 Ocak 2025
Ferda Art Platform, Print, 19 Aralık 2024 - 4 Ocak 2025
Decollage Art Space, ODAK, 17 Aralık 2024 - 23 Ocak 2025
İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Çocuk Odaklı Şehir - Bir Eşitlik Arayışı, 12 Aralık 2024 - 4 Mayıs 2025
Devam eden sergiler
Galeri Siyah Beyaz, Uyuyan Venüs / Seval Şener, 4 Ocak 2025
Evin, Onírico / Emin Turan, 4 Ocak
Dirimart Dolapdere, Gökkuşağı Renkleriyle Çocukların Yağmur Çağrısı / Sarkis, 5 Ocak 2025
Merdiven Art Space, Taş Kafa - Zaman Yolcusu / Raziye Kubat, 10 Ocak 2025
Galeri Nev İstanbul, Makinedeki Hayalet / Esra Özdoğan, 11 Ocak 2025
Istanbul Concept Gallery, İlkel Diyaloglar / Maria Roza, 11 Ocak
Art On, Tereddüt Ettiğin Yer / Ekin Kano, 11 Ocak 2025
Martch Art Project, Shady Backstage / Ekaterina Gerasimenko, 11 Ocak 2025
Anna Laudel Gallery, All The Good Memories Are Stored / Ramazan Can & Cem Sonel,12 Ocak 2025
BüroSarıgedik, Su Gibi / Leyla Pekmen, 17 Ocak 2025
Salt Galata, Sosyalizme Tercüme, 23 Ocak 2025
The Pill, Skinscapes / Nefeli Papadimouli, 25 Ocak 2025
Versus Art Project, Arşiv, 25 Ocak 2025
Pera Müzesi, Vera Molnár’ın İzinde, 26 Ocak 2025
Pera Müzesi, Hesaplar ve Tesadüfler, 26 Ocak 2025
Salt Beyoğlu, Tasarımcının Notu, 2 Şubat 2025
Arter, Karaya Çıkmak Yasaktır / Maaria Wirkkala, 23 Şubat 2025
Arter, Islak Zemin / Yasemin Özcan, 6 Nisan 2025
Arter, İçinde Yaşadığımız Deri / Koray Ariş, 3 Ağustos 2025
Görmek için son günler
artSümer, Hepimiz Biliyoruz / Civan Özkanoğlu, 28 Aralık
Arter, Farz Et Ki Sen Yoksun, 29 Aralık
Öktem Aykut, Nehir Yatakları / Francesco Albano, 29 Aralık
Dirimart Pera, Başkalarıyla Sohbet / Jan Zöller, 29 Aralık
Haftaya görüşmek üzere.