Filistinli sanatçılar ne durumda? + Haftanın okuma önerileri + Argonotlar Ajanda
Bu hafta gündemimizde İsrail-Filistin savaşı vardı. Aşağıda okuyabileceğiniz söyleşi nedeniyle bültenimiz 1 gün gecikmeli geliyor. Haftanın okuma önerileri ve Argonotlar Ajanda da bültenimizde!
“Filistin sanatı ülkenin tarihini ve Filistinlilerin deneyimini anlatma, insanlık onuru arayışını sürdürme çabasıdır”
Türkiye sanat dünyasının “Fahrelnissa Zeid: İç Dünyaların Ressamı” kitabıyla tanıdığı sanat tarihçi, küratör ve müze yöneticisi Adila Laïdi-Hanieh ile İsrail-Filistin savaşını, Filistin’deki sanatçıların durumunu, beş yıl boyunca yöneticiliğini yaptığı Filistin Müzesi’ni konuştuk.
Şu anda Filistin Müzesi’ninkinden değil de sadece kendim ve kendi deneyimim hakkında konuşmak istiyorum. Fakat, kültürün nerede olursa olsun insan yaşamının ayrılmaz bir parçası olduğuna ve kültür alanında çalışmanın ve halk için kültürel etkinlikler ile sanatsal deneyimler sunuyor olmanın ve bu faaliyetlere katılmanın bir hak olduğuna inanıyorum, her zaman da buna inandım. Filistin özelinde ise, İntifada sırasında, 1986 ile 1992 arasında Filistin’deki, Batı Şeria’daki ve Gazze’deki sinemalar ve tiyatrolar kendi istekleri doğrultusunda kapanmıştı ve sonrasında bunun bedelini Filistin toplumu çok kötü bir şekilde ödemek durumunda kaldı. Bu nedenle de 2000’den 2005’e kadar süren İkinci İntifada döneminde kültür alanındaki tüm çalışanlar İntifada olayları sırasında çalışmaya devam ettiler. O dönemde Sakakini Kültür Merkezi’ni yönetiyordum ve yaptığım şey, ölen masum insanlar için iki büyük sergi düzenlemekti. Ve ayrıca, Merkez yağmalandıktan ve saldırıya uğradıktan sonra bile merkezi faal olarak tutmaya devam ettim, ve ardından 2002’de şehirlerimizin üç ay boyunca kuşatıldı ve kapatıldı. Kuşatma sırasında alışveriş yapmaya çıktığımız molalarda sokaklarda çocuklar için etkinlikler düzenlemeye giderdik. Ve aynı zamanda kuşatma kalktığında, insanlar dışarı çıkabildiklerinde bahçemizde üç yüz çocukla ve gönüllülerle büyük bir etkinlik düzenledik.
Ta ki biz ateş, ve ateş de biz olana kadar
Abbas ve Abou-Rahme, Filistin’de hem doğa hem de insan eliyle gerçekleşen yıkımın ve yeniden yeşermenin canlandırıcı döngüleri üzerine video, müzik ve şiiri bir araya getiriyor.
Protocinema’nın dijital yayını PROTODISPATCH, sanatçıların kıtalararası kaygıları ele aldığı, kişisel bakış açılarını içeren deneme serilerinden oluşuyor. İngilizce dilinde yayınlanan denemeler Argonotlar ve Protocinema işbirliğiyle önümüzdeki yıl boyunca her ay Türkçe olarak Argonotlar’da kendine yer bularak bu küresel kaygıların Türkiye sanat ortamında da tartışılmasına alan açacak. Protodispatch’in diğer yayın partnerleri, New York’tan Artnet.com ve Bangkok’dan GroundControlth.com
Bu ayki Protodispatch, Basel Abbas ve Ruanne Abou-Rahme’nin yeni bir çalışması. Ahenksiz bir sesi şiire, yoğun metin ve video anlarını ve sesi kırık bir melodiye dönüştürüyor. Yasak bir topraktan gelen bu izleri bir araya getiren Abbas ve Abou-Rahme, hem doğada hem de insan eylemlerinde gözlemlenen canlandırıcı yıkım ve yeniden büyüme döngülerini araştırıyor. Özgün şefkatleri ve duygusal zarafetleriyle sanatçılar, Filistin topluluklarının ve topraklarının insanlık dışı bir şekilde silinmesine karşı çıkıyor ve bozulan botanik döngüleri direniş için güçlü bir metafor olarak kullanıyor. ‘Until we became fire and fire us (Ta ki biz ateş, ve ateş de biz olana kadar)’ isimli bu çalışma; Irak, Filistin ve Suriye’de bir direniş biçimi olarak şarkı söyleyip dans eden insanları ele alan geniş bir çevrimiçi kayıt koleksiyonunu kapsayan ‘May Amnesia never kiss us on the mouth (Belleksizlik bizi ağzımızdan öpmesin) [mayamnesia.com]’ isimli daha kapsamlı bir projenin bir parçası.
Anestezik Farkındalık: Uyanmanın hallerine dair
Diyarbakır’da 3-31 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşen, küratörlüğünü Şefik Özcan’ın üstlendiği “Anestezik Farkındalık” projesi, hissedilen toplumsal “uyuşmanın” yarattığı farkındalık etkisi etrafında şekilleniyor. Okay Şahin kaleme aldı.
Uğur Orhan’ın Ayırt Edici İşaret video çalışması ve ona paralel interaktif çıktı olarak yerleştirilen çalışma bütünü, toplumsal sıkışmışlık içinde ihtiyaç duyulan ‘kahraman’ imajının sorunlu yanlarını ele alıyor. Post-truth düzende çözülen yapıların içinde ‘doğru’ ve ‘yanlış’ın iç içe girdiği bir toplumsallıkta çaresizce aranan kahramanın izini sürüyor. Sanatçı sadece bu ihtiyacın sorunlu yanlarını işaret etmiyor; aynı zamanda ihtiyaç duyulanın kişiyi başka bir dipsiz kuyuya da yollayabileceğini unutmamamızı istiyor. Joseph Campbell Kahramanın Sonsuz Yolculuğu isimli kitabında dinsel veya mitolojik kahraman figürleri üzerinden çeşitli anlatıların tam da kahramanlık imajı bağlamında nasıl birtakım çarpıtılmış gerçeklikleri tarihi ‘gerçek’likler olarak yansıttığını vurgular. Bu açıdan bakıldığında bireyin zihnin kendi oluşundaki yolculuğu takip etmesinin aslolduğu vurgusuyla, Uğur Orhan’ın ‘kahramanları’ da Diyarbakır surlarında kendi yolculuklarına çıkar. Son tahlilde herkes kendi kahramanıdır. Böylece kişinin kendi karşısına çıkan her antagonistik kahraman bu minvalde birer anti-kahramandır ve kişisel yaşam döngüsündeki birer engelden ibarettir.
“Benim resmettiğim erkek bedenleri hegemonyanın ürünleri değil”
Abdullah Ezik, Sarp Kerem Yavuz ile son 13 yıllık üretimlerinin ve yapay zeka araçlarını kullanarak ürettiği son dönem işlerinin yer aldığı “Muhteşem Yüzyıl” sergisi üzerine konuştu.
Benim hayalim 1917’de başlayan ve Osmanlı/Oryantalist öğelerle bir masal anlatmaktı. Bu hem günümüz politikalarını yumuşak bir espri anlayışıyla ele almak, hem de Jodorowsky ve Moebius’un başyapıtı olan The Incal veya George Lucas’ın Star Wars gibi destansı masallarının, bu coğrafyada geçen bir versiyonunu yaratmak içindi. İznik motifli, kaftanlı, fesli, simitli martılı, Topkapı’da Van kedilerinin koştuğu, arnavut kaldırımlı bir mitoloji üretmek istedim.
Bu masala 2018’de Hüsrev Kethüda Hamamı’ndaki “Curse of the Forever Sultan” sergimle başladım. Amacım biraz da 1990’ların bilgisayar oyunlarının görsel diline ve espri anlayışına atıfta bulunmak olduğundan hep pixel art ve çizgi roman dilini tercih ettim. Midjourney hayatımıza girince, bu evren fotorealistik olarak neye benzeyebilir, ben bir Hollywood bütçesi olmadan bu hayali İstanbul’dan kareler üretebilir miyim diye düşünmeye başladım. Sansürlü olmasına rağmen tam da istediğim romantiklikte kareler çıktığından Midjourney ile üretimlerime devam da ediyorum.
Argonotlar Telif Kumbarası ve Argonotlar Almanak 2023 desteğinizi bekliyor
Yazarlarımızın telif ücretlerini karşılamak ve her yıl basılı olarak yayınlanacak Argonotlar Almanak için başlattığımız kampanyamızı okurlarımıza sunarız.
Argonotlar Ajanda İstanbul'daki güncel sergileri takip edebileceğiniz bir rehberdir.
Yeni sergiler
Dirimart Dolapdere, Kozmik Boşluk / Anselm Reyle, 19 Ekim - 19 Kasım
Ferda Art Platform, İstahların Makamı / Sinan Orakçı, 19 Ekim - 11 Kasım
Arter, Kendi Gölgesinde, 19 Ekim 2023 - 7 Nisan 2024
Devam eden sergiler
Zilberman Galeri, 2019, 25 Kasım
Summart Sanat Merkezi, Sanayiden Manzaralar, 31 Kasım
Martch Art Project, Fleeting Shadows / Yuichiro Kikuma, 11 Kasım
Akbank Sanat, Akbank 41. Günümüz Sanatçıları Ödülü Sergisi, 4 Kasım
Görmek için son günler
Galeri Nev İstanbul, Keşiş Yengecinin Evi / Sevinç Altan, 21 Ekim
Salt, Başka Kayda Rastlanmadı: Reşad Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, 29 Ekim
Simbart Projects, Mekânın Ötesinde, 21 Ekim
Mine Sanat Galerisi, Kayıtdışı Yitik Uygarlıklar / Halil Akdeniz, 21 Ekim
İş İlanı: Beykoz Kundura – İletişim ve Pazarlama Koordinatörü
Beykoz Kundura, İletişim ve Pazarlama Koordinatörü arıyor.
Beykoz Kundura’nın Kültür Sanat ve Kundura Hafıza Arşiv & Araştırma başta olmak üzere, kurumsal yapının ve üretilen içeriklerin iletişim, pazarlama ve dijital medya alanındaki çalışmalarında aktif görev alacak “İletişim & Pazarlama Koordinatörü” arıyor.
Haftaya görüşmek üzere.