İBB'nin kültür politikaları bize ne söylüyor? + Argonotlar Ajanda
Geçen hafta yayınladığımız İBB'nin kültür politikalarına dair yazı büyük ses getirmişti. Bülten üyeleri olarak siz ne düşünüyorsunuz? Bu e-postaya cevap vererek düşüncelerinizi iletebilirsiniz.
Monolitik, kakofonik ve kaotik: İstanbul Büyükşehir Belediyesi kültür politikaları, stratejisi ve programları
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kültür alanındaki beş yıllık politika, strateji ve çalışmalarını, açılan müzeler ve düzenlenen etkinlikler aracılığıyla Emre Erbirer kapsamlı olarak ele aldı.
İBB’nin kültür politikalarından sorumlu birimi Kültür Daire Başkanlığı tarafından 2020 yılının Şubat ayında, tam da pandemi başlamadan önce “İstanbul Kültür Sanat Platformu Oluşum Çalıştayı” başlıklı bir çalıştay düzenlenmişti.“İstanbul’un kültür sanat politikalarını katılımcı ve kapsayıcı bir şekilde planlamak, kültür sanat yaşamının sorunlarının, önceliklerinin, vizyonlarının sürdürülebilir kalkınma ilkeleri temelinde belirlendiği, tartışıldığı, çözümlerinin geliştirildiği, ortak aklın ve uzlaşmanın esas olduğu demokratik bir yapı olarak düşünüldüğü” belirtilen bu çalıştay sonucunda bir rapor yayınlanmış[5] ve sonrasında İstanbul Kültür Sanat Platformu Danışma Kurulu kurulmuştu.[6] Gönüllülük esasıyla çalışacak olan Danışma Kurulu üyelerinin görev sürelerinin bir yıl olması ve yılda en az üç toplantı yapmaları öngörülmüştü. Bu kuruldaki üyelerin görev süresi bittiğinde yerlerine yeni üyeler seçilmedi. İBB Miras ve İBB Kültür’ün mevcut çalışmalarının arkasındaki vizyonu ortaya koyan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Genel Sekreter Yardımcısı ve şu anda Fatih Belediyesi Başkan Adayı olarak duyurulan Mahir Polat, Ocak 2023’te Politikyol’a verdiği söyleşide, İBB’nin “Uzunca bir süredir kültür-sanat dünyası için bir çalışma ağı modeli tasarlamak üzere hummalı bir çaba içerisinde” olduğunu ve “Yakında açıklanması beklenen bu modelde, kültür-sanat dünyasındaki tüm paydaşlar bir araya getirilecek ve yabancı işbirlikleriyle de bu alan güçlendirilecek; uluslararası kurumlarla ortak projeler, sergiler, yayınlar, koleksiyon ortaklıkları yoluyla seçenekler genişletilecek.” ifadelerinde bulunuyordu. Aradan bir yıl geçti ancak bu çalışma ağı modeline dair paylaşılan bir şey olmadı.
📌 Bu yıl ekim ayında başladığımız, ilçe belediyelerinin kültür sanat politikalarını ve bu alandaki faaliyetlerini mercek altına aldığımız söyleşi dizimizin ilkinde Küçükçekmece Belediyesi’ne konuk olmuştuk. Serinin devamında ise Ataşehir Belediyesi’ne sorularımızı yöneltmiştik. Aşağıda yer alan bağlantılardan yazılara erişebilirsiniz.
Bütün spektruma sufle vermek
Merve Ünsal’ın “İçli Dışlı” sergisi aracılığıyla imgeler, metinler ve sesler arasındaki dolanık ilişkileri taşıyan çok kanallı izdüşümler hakkında Fırat Yusuf Yılmaz yazdı.
Sanatçının ilk karşılaştığı andan beri ilgisini çeken ve AVTO’nun bulunduğu daireye bitişik olan apartman boşluğu, iki binanın içte kalan dış cephelerinden oluşan, üstü açık fakat binaların yüksekliğiyle sınırlanan bir açıklık. İç cephedeki “açık” alana çıktığımızda ilk bakışta birbirine serbestçe iliştirilmiş hurda ve ikinci el parçaların, yukarıya asılmış bir uyduyu anımsatan birlikteliklerini görüyoruz. Ünsal’ın tanımıyla bir uzuv-enstrüman olan bu uydu, bir araya getirilen hurda nesnelerin birbirlerine çarpmasının ve yanında yer alan kulaklıklarla dinleyebileceğimiz seslerinin eşlik ettiği polifonik bir orkestra. Nesneleri, nesnelerin seslerini ve doğal ortam koşullarını birbiri ile diyaloğa sokarak çevreyle oluşturduğu döngüsel ilişki sayesinde ambisonik[2] bir dinleme deneyimi oluşturan asamblaj, mekânın aradalığını sesin dönüşümü aracılığıyla cisimleştiriyor. Mekânların altyapılarının anlatabileceklerinden temellenen müdahale, aralıkta oluşan sonik arafın çevresel sesleri homojenleştirici etkisini azaltıyor ve ana yapıya bir parazit gibi tutunarak avlunun nötrlüğünü reddediyor.
İrem Tok ile “Karanlıkla Buluşmak” üzerine
İrem Tok ile “Karanlıkla Buluşmak” üzerinden yakın dönem işlerini, insansız hikâyelerini, kültür-doğa-insan üçgenini ve SAHA Studio’daki çalışmalarını konuştuk.
Sergide karanlığın farklı okumaları var benim için. Temel hikâyesini ise Jung’un gölge arketipi kavramından alıyor. Gölge arketipi insanın hoşlanmadığı davranış ve özellikleri, kötücül taraflarıyla yüzleşememesiyle ilgili bir kavram. Karanlığımızı kabul etmesek bile bir gölge gibi yanımızda taşıyor ve istemeden de olsa dışarı yansıtıyoruz. Ben buna hem bireysel hem de toplumun, devletlerin davranışları üzerinden yaklaşmaya çalıştım. Girişteki otoportre kendi gölgesiyle buluşan belki de karşılaşan bir otoportre. Sanırım öncelikle kendi karanlığıma bakmam gerektiğini hissettim. Sonrasında ise bizi gölge severler isimli seri karşılıyor. Bu bitkiler gölgede yaşayan, gölgeye adapte olmuş belki de adapte olmak zorunda kalmış bitkiler. Bu biraz içinden geçtiğimiz dönemin karanlığını, o karanlıkla yaşamak, üretmek durumunda olmamızla da ilgili. Evet o karanlığın içinden geçiyoruz ama çıktığımızda aynı olmayacağız. Gölgeye alışan bitkiler güneşte yanıyorlar. Medeniyet Harcı ise geçmişin karanlığına bakan, onu yazan, kuran, bozan ellerin niyetlerini anlamaya çalışan bir iş. Bir sonraki iş Hayaletler ise bizi bugüne getiren, geçmişi bugünle gelecekle bağlayan bir zincirin parçası olmamızla ilgili. Hepimiz bir gün o zincirde bir hayalet olarak yerimizi alacağız.
DUYURU: Sümerbank’ın 90 yıllık hafızası: Hafıza Konuşmaları ikinci kez Beykoz Kundura’da
Kundura Hafıza, Sümerbak’ın 90. yılına özel panel serisi Hafıza Konuşmaları’nın ikincisini 23 Mart’ta gerçekleştiriyor.
Argonotlar Ajanda
Argonotlar Ajanda güncel sergileri takip edebileceğiniz bir rehber.
Yeni sergiler
.artSümer, Terra Nullius: Yerçekiminin Hasadı / Deniz Üster, 29 Mart - 18 Mayıs
Pilot Galeri, Bildiğimiz Dünyanın Sonu / Uğur Cinel, 23 Mart - 4 Mayıs
Dirimart Dolapdere, Yukarı Düşenler / Özlem Günyol & Mustafa Kunt, 20 Mart - 28 Nisan
Devam eden sergiler
Zilberman Selected, Şimdi Sergileniyor, 28 Mart
Martch Art Project, Katharsis: Sessizin Payı, 30 Mart
Galeri Nev İstanbul, Zihnin Işıkları, Soğuk ve Gezegenimsi, 30 Mart
Art On, I’m here to tell you about destruction, 30 Mart
Merdiven Art Space, Birth of Art / Haluk Akakçe, 30 Mart
Salt Galata, Türkiye’de Mimarlık Eğitimi: 18. Yüzyıldan Günümüze Kurumsallaşma Eşikleri, 31 Mart
Sanatorium, Kudretin Silüetleri / Gizem Akkoyunoğlu, 6 Nisan
Dirimart Pera,Öfke / Shirin Neshat, 7 Nisan
Milli Reasürans Sanat Galerisi, Filler Neden Öfkeli? / Lale Çavuldur, 13 Nisan
Salt Beyoğlu, Üç İç Denizin Ülkesi / Handan Börüteçene, 14 Nisan
Summart Sanat Merkezi, Gölgemdeki Anı(t)lar / Onur Kaymak, 20 Nisan
İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Meşgul Şehir: İşgal İstanbul’unda Siyaset ve Gündelik Hayat, 1918–1923, 27 Nisan
Versus Art Project, In Hoc Signo Vinces / Larissa Araz, 27 Nisan
Anna Laudel Gallery, Untraditional, 28 Nisan
Quick Art Space, Troyalı Kadınlar / Benal Dikmen, 28 Nisan
Pera Müzesi, Gelecek Hatıraları, 28 Nisan
Zilberman Galeri, sandalye ile ikinci kez / Zeynep Kayan, 11 Mayıs
Yunt, Görünmeyen Kent, 12 Mayıs
Meşher, Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar, 26 Mayıs
Arter, Farz Et Ki Sen Yoksun, 29 Aralık
Görmek için son günler
Ferda Art Platform, Koleksiyoner & Sanatçı, 22 Mart
Haftaya görüşmek üzere.