Kültür-sanat ortamında eleştiri kültürü ve üslubu ne durumda?
Bu hafta Öner Taylan Öztürk, Ramazan Can&Cem Sonel ve Umut Azad Akkel'in sergileri bültenimizde. Bor Sanat konuşmalarının son oturumunda da Türkiye'de eleştiri kültürü ve üslubunu konuştuk.
Türkiye kültür-sanat ortamında eleştiri kültürü ve üslubu tartışıldı
Bor Sanat konuşmalarının son oturumunda Türkiye’nin kültür-sanat ortamındaki eleştiri kültürü ve üslubu, geçmişten günümüze bir perspektifle ele alındı.
Bor Sanat konuşmaları kapsamında, 14 Aralık Cumartesi günü saat 12.00-15.00 arasında Minoa Pera’da “Türkiye Kültür-Sanat Ortamında Eleştiri Kültürü ve Üslubu” başlıklı bir açık oturum gerçekleştirildi. Küratör ve sanat yazarı Sinan Eren Erk’in moderatörlüğünü üstlendiği bu etkinlikte, Türkiye’nin kültür-sanat ortamındaki eleştiri kültürü ve üslubu, geçmişten günümüze bir perspektifle ele alındı.
Bor Sanat’ın konuşma serisi, ilk olarak 27 Ekim’de “Bir Eleştiri Mecrası Olarak Sanat Yayınları ve Platformlar” başlıklı açık oturumla başlamış, bu oturumun kaydı Bor Sanat’ın YouTube hesabında yayınlanmıştı. Serinin ikinci etkinliği olan bu oturumda, eleştiri kavramı güncel bir bakış açısıyla değerlendirilirken, Türkiye coğrafyasındaki kültür-sanat ortamının eleştiri pratikleri üzerine tartışmalar yürütüldü.
Kendisinin farkında bir mesafe

Öner Taylan Öztürk’ün “Tuhaf bir ağırlık, küçük bir mesafe” sergisi üzerine
✍️Fisun Yalçınkaya
Sanki huzurlu görünüyor uzaktan her şey Urla’da. Zaten uzaktan görünen her şeyde biraz huzur vardır da yakından bakınca o huzur kaçar ya, buna alışmak da yaşamın kendisidir, biz, sazı dinleyenler bu kadarını biliyoruz. Bu serginin anlattığı hikâyeler de bize bu bildiğimizi dalga dalga yeniden öğretiyor. Sade tonlarda, gri, beyaz, uçuk mavi renklerde davet ediyor izleyiciyi içeriye sergi. Mesafesinden aldığı huzur, aralara koyduğu tül sınırlarla belirginleşiyor. Fakat tülü biraz araladığınızda alttaki her bir karmaşanın kendine özgülüğü ortaya çıkacak, her an her karışıklığın şimşek gibi çakmakta olduğunu anlayacaksınız zihinde, aşağılarda bir yerlerde… Ve sokağa çıktığınızda taşa takılıp huzursuzluklara çarpacaksınız.
Urla afiyette kalsın elbette ama bu sergideki sükut, bir türkü çağırdı çağıracak sesin tehdidi altında o kesin. Sergide sazı çalan kişi sadece melodilere vurmakla kalmıyor.
Öner Taylan Öztürk ise anlattıklarını izleyicinin zihnine, o zihnin ihtimallerine bırakıveriyor. Eserler arasında olası ortaklıklar kurup sonra o ortaklıklardan vazgeçme payını hesaba katıyor. Ev içinden sokağa, kapalı kavanozlardaki kumlardan uçsuz bucaksız okyanuslara, içerilerden dışarılara açılıyor. Yüzleşmeye dair, kendi sınırlarını zorlamaya, kurallarını değiştirmeye çalışmaya dair sözler söylüyor.
Tüm güzel anılar iplikler ve kodlarla saklanabilir mi?
Ramazan Can ile sanatta geleneksel ve dijital arasındaki sentezler, dikotomiler ve gerilimler üzerine
✍️ Hale Albayrak
Cem’le birlikte ürettiğimiz ilk işlerimiz sokakta. Birlikte bir şeyler yapmayı ya da üretmeyi seviyoruz. Üstüne uzun uzadıya konuştuğumuz sergi planlarımız vardı bayadır. Ortak sergi açmanın ötesinde ortak iş üretmekten zaten söz ederdik. Tüm bunların üstüne Art Cologne planlandı ve bizim için hareketli ve heyecanlı bir sürecin başlangıcı oldu. Çok kısa bir süremiz vardı fakat zaten günün birinde yaparız diye planladığımız taslakların üstünden geçince tüm plan daha ilk haftadan netleşti. Bu serginin üretim süreci de benzer bir şekilde gelişti. Fikir aşamasında netleşmiş ancak henüz üretilmemiş taslaklarımız vardı. Oturup hangilerinin mekana daha uygun olabileceğine karar verip işe koyulduk. Cem’in buhranlı bir dönemine denk geldiğimiz için tüm üretimi benim atölyemde yapmaya karar verdik. Dolayısıyla çıkan son işlerin tümünde hep bir aradaydık. Ortaya yeni bir şey çıkarırken süreç biraz sancılı oluyor ancak birlikte üretirken bu iş tek başına girdiğin mücadeleden biraz daha rahat oluyor. Çünkü düşünen iki farklı beyin var. Birlikte üretmenin en avantajlı yanı bu sanırım.
“İt/ Ortada”: Kendimiz üzerine düşünmeye dair kolektif bir çağrı
Umut Azad Akkel’in “It/Ortada” sergisi kendimiz üzerine düşünmeye ve kolektif bir tartışma açmaya yönelik bir çağrı!
✍️ Alâra Kuset
Akkel’in en çok kullandığı malzemelerden biri de cam. Sanatçı, camı hem kamusal alanda, şantiye alanlarında karşımıza çıkabilecek biçimde kullanırken, hem de daha kişisel bir yerden, yani kırılganlığımızı temsil etmesi bakımından da sanat pratiğinde bu malzemeden faydalanıyor. Örneğin serginin girişinde bulunan ve üst üste konulan cam levhalardan yere dağılan cam kırıklarından oluşan iş, hem şantiyelerde veya herhangi bir inşaat alanında denk gelebileceğimiz türden cam parçalarını anımsatırken, hem de çok daha metaforik bir yerden kırılıp dökülme, dağılma, parçalanma gibi meseleleri seyirciye düşündürtüyor. Benzer bir şekilde Akkel’in video performanslarında da cam çokça kullanılan bir malzeme ve bu performanslarda da yine çift anlamlı bir şekilde kullanılmış: Hem bedenin kırılganlığını temsil eden bir öğe, hem de bedene zarar veren bir malzeme olarak.
Haftanın kütüphane yazıları
Toprağın teni
Kun Art Space koordinatörlüğünde Adana Seyhan Çırçır Sanat Merkezi’nde gerçekleşen Toprağın Teni sergisinin küratör metni Argonotlar Kütüphanesinde.
Toprağa ne zamandan beri paha biçilmektedir? Tüm doğayı kendine yuva bilmiş göçerler için toprak, uğruna dövüşülecek, sahiplenilecek, alınıp satılacak bir meta değildir. Göçerlerin özgürlüğünün temelinde dünyayla kurulan bu ilişki, mülkiyet bilemez karşılıklılık vardır. Bu onların öksüz, köksüz, kimliksiz olduğu anlamına gelmez. Göçebe bir halk için toprak, doğaya ve dünyaya aidiyetin sembolüdür. Oysa ilk çitlemeyle mülk haline geldiğinden beri toprak ölüm kalım savaşının konusudur.
Bedeni Yeniden Düşlemek: Anatomiyi Aşan Beden
PG Art Gallery’de gerçekleşen Gözde Can Köroğlu’nun “Düğümler, Çözümler, İhtimaller” sergisinin metni Argonotlar Kütüphanesinde.
Düğümlenmiş formlar bize geleneksel bir anlamda ne “anlam ifade ettiklerini” söylemiyor; aksine, bizi soyut ile gerçek olanın sınırlarının akışkan olduğu bir düşünme alanına davet ediyor. Bu da bizi Jacques Rancière’in Aisthesis: Scenes From the Aesthetic Regime of Art adlı kitabına bağlıyor. Rancière’in çalışmalarında açıkça gösterdiği bir şey var: Sanat ve hayat arasındaki karşılıklı olarak birbirini oluşturan ilişki, her ikisini de anlama biçimimizi derinden etkiliyor. Rancière söz konusu kitapta sanat tarihinin bilinen sınırlarını zorlayan, estetiği yalnızca güzellik ve form olarak tanımlamaktan öte, sanatın dünyayla kurduğu derin ilişkiyi inceler ve sanatı soyut bir kavramdan kurtararak, tarihe ve topluma kök salmış bir ifade biçimi olarak sunar.
Argonotlar Ajanda
Argonotlar Ajanda güncel sergileri takip edebileceğiniz bir rehber.
Yeni sergiler
Anna Laudel Gallery, Her Yerde Ev Olma Arzusu / Özlem Yenigül, 23 Ocak - 2 Mart
EVİN, EVİN’Salon, 23 Ocak - 29 Mart
Loft Art, Yaşam Şarkısını Söyler, 22 Ocak - 22 Mart
Dirimart Dolapdere, Yolda / Nuri Bilge Ceylan, 22 Ocak - 23 Şubat
Art On, Urban Artifacts / Oddviz, 18 Ocak - 22 Şubat
Galeri Nev İstanbul, NUX 9/Aras Seddigh, 17 Ocak - 15 Şubat
Arter, Gelecek Zamanın Süregelen Hikâyesi / Angelica Mesiti, 16 Ocak - 6 Nisan
Ferda Art Platform, Koleksiyoner& Sanatçı, 16 Ocak - 12 Şubat
Galerist, Atsız Süvari / Nazım Ünal Yılmaz, 16 Ocak - 22 Şubat
Arter, Duvar Çizimi / Can Aytekin, 14 Ocak 2025'ten itibaren
Devam eden sergiler
The Pill, Skinscapes / Nefeli Papadimouli, 25 Ocak 2025
Versus Art Project, Arşiv, 25 Ocak 2025
Pera Müzesi, Vera Molnár’ın İzinde, 26 Ocak 2025
Hara, Vargit Çiçekleri / Cansu Yıldıran, 26 Ocak 2025
Pera Müzesi, Hesaplar ve Tesadüfler, 26 Ocak 2025
Pilot Galeri, Garden Reimagined / Hamra Abbas, 1 Şubat 2025
Salt Beyoğlu, Tasarımcının Notu, 2 Şubat 2025
Öktem Aykut, Basit Hatalar, Kaybolan Yıllar ve Rastlantılar Üzerine / Toygun Özdemir, 8 Şubat
.artSümer, Her İnce Jestin Gölgesi Geleceğe Düşer / Basim Magdy, 15 Şubat
Dirimart Pera, Hiperbol Yükseliş / Gabriela Těthalová, 16 Şubat
Sanatorium, Pul Pul Döküldü, Ufalandı Zaman / Gülşah Mursaloğlu, 22 Şubat 2025
Zilberman Istanbul, Dalgalar Harita Çizmez / Cengiz Tekin, 22 Şubat 2025
Arter, Karaya Çıkmak Yasaktır / Maaria Wirkkala, 23 Şubat 2025
Bozlu Art Project, Kuzeye Doğru, 22 Mart
Quick Art Space, Palas Pandıras / Desen Halıçınarlı, 1 Nisan
Zilberman Selected, Hayalet Uzuvlar / Selçuk Artut, 5 Nisan
Arter, Islak Zemin / Yasemin Özcan, 6 Nisan 2025
Yunt, Serbestlik Dereceleri, 11 Nisan 2025
İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Çocuk Odaklı Şehir - Bir Eşitlik Arayışı, 4 Mayıs 2025
Arter, İçinde Yaşadığımız Deri / Koray Ariş, 3 Ağustos 2025
Borusan Contemporary, İçimdeki Şehir / Doug Aitken, 17 Ağustos 2025
Borusan Contemporary, Ebedi Prelüd, 17 Ağustos 2025
Görmek için son günler
BüroSarıgedik, Su Gibi / Leyla Pekmen, 17 Ocak 2025
Galeri / Miz, Benim Küçük Dünyamın Dışında / Tuncay Topcu, 19 Ocak 2025
Summart Sanat Merkezi, Journey / Yiğit Can Alper, 20 Ocak 2025
Salt Galata, Sosyalizme Tercüme, 23 Ocak 2025
Decollage Art Space, ODAK, 23 Ocak 2025
Haftaya görüşmek üzere.