🌈 LGBTİ+ Onur Ayı ve queer sanat özel bülteni
LGBTİ+ Onur Ayı kapsamında hazırladığımız özel bültenle karşınızdayız! Geniş bir forumdan dosyaya, queer sanat tarihinden odak yazılara kadar birçok içerik bültenimizde!
Queer sanatçılara ilham veren isimler
Türkiye’den queer sanatçılara etkilendikleri, ilham aldıkları, onlara cesaret veren, yaratıcılıklarını, belki de üretimlerini dönüştüren sanatçıların kimler olduğunu sorduk. Bu sorunun cevabı vesilesiyle sanatçıların edebiyat, müzik, sinema ve performans gibi sanatın çeşitli alanlarından beslendikleri kanalları, bunların üretimleriyle nasıl bir etkileşime girdiğini öğrendik. Zamanlar ve coğrafyalar arası ilham dolu bir yolculuğa çıktık.
2022 yılında Onur Ayı vesilesiyle ilkini gerçekleştirdiğimiz; sanatçılar Asya Leman, Ahmet Rüstem Ekici, Ateş Alpar, Berk Kır, Can Küçük, Elçin Acun, Erinç Seymen, Eşref Yıldırım, Furkan Öztekin, Gözde İlkin, Hakan Sorar, Huo Rf, İlhan Sayın, Leman Sevda Darıcıoğlu, Marina Papazyan, Onur Karaoğlu, Özgür Saçan, Sadık Arı, Şafak Şule Kemancı, Yağız Gülseven ve Yasemin Kalaycı’nın katıldığı soruşturmamıza yeni sanatçılarla devam ediyoruz.
Bu sene de Onur Ayı kapsamında sanatçılara aşağıdaki iki soruyu yönelttik ve sanatçıların cevaplarını tüm çeşitliliğiyle dosyamızda bir araya getirdik:
Sanatsal ve düşünsel yaratıcılığınızın oluşmasına, gelişmesine katkıda bulunan; size üretmek için cesaret ve ilham veren sanatçı/lar kimlerdir? Neden? (Sanatçının bir işi ya da genel pratiği üzerinden anlatabilirsiniz.)
Bu sanatçının ya da işin sizin üretim sürecinize etkisi/katkısı nasıl oldu?
Queer Sanat Forumu: Bir felsefe, tutum, yaşam etiği olarak queer
“Sizin için queer sanat, queer üretim, queer sergileme pratikleri ne demektir?” sorusuyla başlayan bu forum, Can Akgümüş, Kübra Uzun, Şafak Şule Kemancı, Çınar Eslek, Yekhan Pınarlıgil, Ulya Soley, Aylime Aslı Demir, Leman Sevda Darıcıoğlu ve Fisun Yalçınkaya gibi sanatçılar, küratörler ve eleştirmenleri bir araya getiriyor.
Forumda queer sanatın ne olduğunu, nasıl üretildiğini ve sergilendiğini farklı alanlardan gelen katılımcılarla tartışıyor; farklı bakış açılarıyla queer sanatın çok boyutlu doğasını ve sanat dünyasında taşıdığı değişim potansiyelini ele alıyoruz.
Katılımcıların deneyimlerinden beslenerek, queer sanatın sabit kategorileri aşmak için kullandığı yöntemlere, queer sanatçıların ve toplulukların sanat dünyasındaki güncel durumuna, sansür ve otosansür mekanizmalarının doğurduğu sonuçlara daha yakından bakıyoruz.
Trans ilham perisi ve anne: “Biz”in içindeki “ben” ve “ben”in içindeki “biz”
Küratör Alper Turan, gelenekçi bir bakış açısıyla cinsiyetlendirilen ilham perisi kavramını yeniden tanımlayarak hem yerel hem de uluslararası sanatçılar için trans bir ilham perisi olan sanatçı/performansçı Kübra Uzun, nam-ı diğer Q-BRA üzerine yazdı.
“Sahnede olduğum, olduğumuz, şarkı söylediğim, söylediğimiz, performans yaptığım, yaptığımız her an, bizim için, varoluşumuz adına, varoluşumuzu besleyen, haykırdığımız anlar, kendimizi ifade ettiğimiz anlar oluşları adına başlı başına aslında aktivizmin öğesi, o anların her biri. O yüzden her birimiz, tüm queer’ler, her bir performansımız neticesinde aktivizmin öğesi oluyoruz.”
“Pandemi, Türkiye’deki birçok LGBTIQ+ gece hayatı sanatçısını işsiz bıraktı ve güvencesiz durumlarını daha da kötüleştirdi. Bu durum karşısında Uzun, Türkiye ve Hollanda’dan queer sanatçıların dijital sanat, performans ve etkinliklerini sunmak için sosyal medya ve video konferanstan yararlanan çevrimiçi bir platform olan Through the Window‘un kurucu ortağı oldu. Hem görünürlük hem de finansal destek sağlayan bu girişim, yalnızca yeterince temsil edilmeyen yerel sanatçıları öne çıkarmakla kalmadı, aynı zamanda geleneksel sanat ortamının dışındakilere de işlerini yaratmaları ve paylaşmaları için ilham verdi. Uzun’a göre bu proje sadece sanatın sergilenmesinden ibaret değildi, aynı zamanda kendini ifade etmek ve bağlar kurmak için ortak alanlar yaratmak ve fiziksel mekânların kapanmasıyla oluşan boşluğu doldurmakla da ilgiliydi.”
Gani Met’e ya da usta beni döndürsene!
15 Nisan 2024’te yaşamını yitiren Gani Met’in ardından: “Ne sadece bir aktivist, ne sadece bir performans sanatçısı, ne sadece seks işçisi, ne sadece bir yazar, ne de sadece bir trans kadındı Gani.”
“Gani sadece sistemin çarelerinin çaresizliğine işaret etmezdi. Onları kullanırdı da. Dolayısıyla feleğin çemberini belinde hulahup yapıp sallardı. Kimsenin istediği şeylere boyun eğecek değildi de etrafından dolanabilir ve kendisini tanımladığı tabirle “korsan travesti”, “peruk prenses” olarak nanik yapardı. Bir başlığa, kimliğe, kategoriye sığmaz, bir süre inansa da sonra inanmazdı. Derneğin kamusal varoluşuyla Gani’yi ayırmak belki de herkes için bu nedenle zordu. “Kürdün ibneyle İmtihanı” yazısı, ya da uyum süreci operasyonlarına dair yazdıkları o nedenle yayınlandığı platformlar nedeniyle de büyük bir gerilime neden oldu.”
Öyle Sınırsız Öyle Derin Öyle Çok:* Onur Haftası sergilerine günümüzden bir bakış
Dolu dizgin geçen 2000’lerden bugünlere, Türkiye’deki Onur yürüyüşlerinin ana hattını oluşturan İstiklal Caddesi’nden Tünel’e doğru süzülmeden hemen önce aklıma bazı sorular takılıyor; güncel sanat yıllardır binbir emekle örülen LGBTİ+ hareketine görünürlük sağlayabilir mi? Bu görünürlük, bireysel aktivizm üzerinden yeni bir dile dönüşebilir mi? 2000’lerin ortasından itibaren bağımsız sanatçıların kıymetli eforuyla açılan Onur Haftası sergileri, bugünlerde üzerine sıklıkla kafa yorduğumuz kuir sanata yön verebilir mi? Büyük bir zaman dilimine yayılan bu zor soruların cevabını aramak üzere 2008’de Lambdaistanbul’un düzenlediği ve bir zamanlar Türkiye güncel sanatının önemli mekânlarından Hafriyat Karaköy’de gerçekleşen “Makul” sergisinin metnine göz atıyorum. 2015- 2016 yılları arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden mezun olurken lisans bitirme tezi olarak sunduğum, 1990 Sonrası LGBTİ+ Aktivizmi ve Sanat Pratiklerine Olan Yansıması isimli metnim de yazı boyunca bana eşlik ediyor. Sergiye dair belgeleri incelerken, Onur yürüyüşlerinin usulsüzce yasaklandığı, LGBTİ+’lara ait güvenli alanların giderek daraldığı, gökkuşağı renklerinin kriminalize edildiği günümüzde her bir kelime daha da anlamlı geliyor. 2000’lerin politik atmosferini de göz önünde bulundurarak sergi dokümanlarının içine dalıyorum.
Bugüne kadar hazırladığımız Queer sanat odaklı içeriklerimize aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Haftaya yeniden görüşmek üzere!