Metehan Özcan'ın yeni sergisi +Haftanın okuma önerileri + Argonotlar Ajanda
Bu hafta önce gündemimizde Metehan Özcan'ın Versus'taki sergisi, Gözde Mulla'nın Ankara Galeri Vitrin'deki yerleştirmesi ve misafir sanatçı programı sonucu ortaya çıkan "Chimera" sergisi var.
“İşte burası!”
Fatih Özgüven, Metahan Özcan’ın Prova sergisini kaleme aldı.
İzleyiciye böyle gelebilecek olması hem tuhaf hem de anlaşılabilir: Türkiye’de modernist denen mimarinin yaygınlaşmasının tarihi çok uzun olmamakla birlikte yoğun ve ısrarlıdır. Ataköy deneyiminden sitelere, TOKİ’lere kadar kendi hayatımda tanığı olduğum bu vaat, oralarda oturanları “çöpsüz üzüm” vadeden bir banliyö hayatı idealine çağırır. Öyle ki oralardaki daha-ne- istiyorsunuz’cu kusursuzluk, bütünün içerisinde dikkatle planlanmış yeşil alanlara bile korku filmi havası verir; eskiden gazetelerde yayınlanan cinayet haberlerinde cinayetin olduğu yeri çembere alıp okla gösteren “işte burası!” tipi grafik anlatımı çağrıştırır.
Bir dışarısı yokken
“Çünkü bir kere baktık, biliyoruz artık: Bir dışarısı yok. Çünkü dışarıda değil hiçbir dağ.” Gözde Mulla’nın Ankara Vitrin Galeri’de izleyici bekleyen işi üzerine Onur Eylül Kara kaleme aldı.
Böyle zor sorular karşısında insan zihni basit refleks göstermeye, yani kolayca bir fikir, bir kanaat üretmeye çok yatkındır. Gerçekliğe bakmaya yanaşmaz, temas edebilmeye yanaşmaz, zira orası dikenli, acılı, şimşekli, karanlık olabilir. O yüzden kolaya kaçar, henüz tanımlanmamış/tanışılmamış yepyeni bir gerçekliğe temas etmektense hazıra, hafızaya, öğrenilmiş olana başvurur, bir fikre yaslanıp durmayı yeğler. Oysa her fikir, bizi şartlandıran bir ideolojiden, içinde yaşadığımız bir paradigmadan doğar. İşte tam burada derin bir nefes gerekir insana. Karanlığa bakabilmek için biraz kudret, biraz dikkat gerekir. Kendimce bunu yaptığımda cevabım hayırdı: İnsan ve doğa, içerisi ve dışarı, bunlar her zaman iki ayrı şey değildi, olamaz. Hatta, yakın bir tarihe kadar “doğa” dediğimiz o tümel kavram bile yoktu. Bunun yerine içkin, tek bir yaşam vardı.
Hibrit bir üretim süreci: “Chimera”
Martch Art Project Piyalepaşa’nın son sergisi “Chimera”nın sanatçıları Zeynep Beler ve Ekaterina Gerasimenko ile misafir sanatçı programı deneyimlerini ve sergide yer alan eserlerin üretim sürecini konuştuk.
Grasimenko: Evet, kavramların belirsizliği ve sanat ya da tarihle ilgili olmayan şeylerin bağlamdan ne kadar farklı algılanabileceği hakkında çok tartıştık ve bence başlangıç noktası tam da bu sürekli tartışma ve fikir alışverişi süreciydi. Ama onun dışında Taksiyarhis kilisesindeki gerçek kimera kuğuyu ilk gördüğümüz andan itibaren gerçekten çok beğendik.
Beler: Ayvalık kesinlikle doku olarak bir kimera. Burada bir araya geldiğimizde Kate ile benim ortak okuyabildiğimiz ve yorumlayabildiğimiz çok fazla şey vardı. Üretimlerimiz ve metodolojilerimiz ile ilgili de çok fazla kesişim ama bazı noktalarda sertçe ayrımlar da vardı. Fikir alışverişimiz çok yoğundu. Bir yandan da geçici olarak bir misafir sanatçı programında kamp kurmuş iki sanatçı olarak olağan durumları yaşıyorduk, mesela Kate’nin odasından çıkan böcekleri ben alıp atıyordum. Programın sonuna doğru bu böceklerin merkezi bir rol oynadığı bir pop-up sokak sergisi bile yaptık.
PROTODISPATCH’de bu ay: Canavarlar hakkında notlar
Sanatçı Ana María Millán video oyunlarının estetik ve form olanaklarını gri bölgelere ışık tutmak ve anlatıldığında gerçeğe dönüşebilecek imkânsız hikâyeleri anlatmak için kullanıyor.
İşlerimde, oyun dünyasının sınırlı alanı içerisinde bu canavarları ve güçlerini kullanıyorum. Bu tür oyunların estetiği ve formatları, şimdiki zamanın geçmişle yeniden bağlantı kurabileceği ve gerçekliğin doğa ve hayal gücüyle yeniden bağlantı kurabileceği ritüellere yeniden hayat vermek için alan açıyor. Video oyunlarını taktiksel olarak kullanmak, kendi insanlığımızın yanı sıra sembolik anlamı da geri kazanmayı mümkün kılıyor. Aramızda canavarlar olabilir ama bizler onların varlığını, alıp götürdükleri anlamı yenilemek için kullanabilir miyiz?
Yazı Erdem Gürsu’nun çevirisiyle bağlantıdan okuyabilirsiniz.
📚Haftanın kütüphane yazısı
Yapıntı Doğa
Quick Art Space’in ilk sergisi “Yapıntı Doğa”nın Nergis Abıyeva imzalı küratör metni Argonotlar kütüphanesinde.
Peki, ağaçlandırılan, yeşillendirilen ve dönüştürülen bir mekân olarak buranın “doğal” bir yaşam alanı olduğunu bana düşündüren neydi? Doğa deyince zihnimizde belirenler yalnızca balta girmemiş ormanlar ya da uçsuz bucaksız denizler mi? İnsan eliyle doğru şekilde müdahalede bulunulan, şifalandırılan şehir alanları doğayla ilişkimizi güçlendirebilir mi? Doğa-kültür, insan-hayvan, kadın-erkek, zihin-beden, iş-ev gibi ikili karşıtlıkların dışına ne kadar çıkabiliriz?
Argonotlar Telif Kumbarası ve Argonotlar Almanak 2023 desteğinizi bekliyor
Yazarlarımızın telif ücretlerini karşılamak ve her yıl basılı olarak yayınlanacak Argonotlar Almanak için başlattığımız kampanyamızı okurlarımıza sunarız.
Argonotlar Ajanda güncel sergileri takip edebileceğiniz bir rehber.
Yeni sergiler
Ferda Art Platform, Kabin Fantastik / Güneş Terkol, 23 Kasım - 20 Aralık
Pilot Galeri, A Brief History of My Last Three Years / Halil Altındere, 23 Kasım 2023 - 13 Ocak 2024
Martch Art Project, Bu Biraz Leke Bırakabilir / Merve Morkoç, 23 Kasım 2023 - 7 Ocak 2024
Devam eden sergiler
Yunt, Şehir Nerede?, 4 Şubat
Summart Sanat Merkezi, Sanayiden Manzaralar, 22 Aralık
Meşher, Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar, 26 Mayıs 2024
Sanatorium, Karanlığımızın Arkasındaki Şeyler / Merve Şendil, 16 Aralık
Anna Laudel Gallery, Venüs’ün Yeniden Doğuşu / Ekin Su Koç , 31 Aralık
.artSümer, Sadece Gülümseten Anılar / Onur Gülfidan, 9 Aralık
Dirimart Pera, Ben, Bir Yeni Cesur Dünya / Güçlü Öztekin, 10 Aralık
Salt Beyoğlu, Üç İç Denizin Ülkesi / Handan Börüteçene, 14 Nisan 2024
Yapı Kredi Kültür Sanat, Bir İdealin Peşinde: Atatürk ve Alaca Höyük, 10 Mart 2024
Görmek için son günler
Versus Art Project, Prova / Metehan Özcan, 25 Kasım
Zilberman Galeri, 2019, 25 Kasım
Versus Art Project, Prova / Metehan Özcan, 25 Kasım
Merdiven Art Space, Mesafeyi Aşmak / Fırat Engin, 30 Kasım
💌 Haftaya görüşmek üzere.