Metropolitan Sanat Müzesi'nde Osmanlıcılık + Venedik Bienali + Argonotlar Ajanda
Bu hafta iki önemli eleştiri yazısıyla karşınızdayız. Alper Turan, Metropolitan Sanat Müzesi'ne; Tuğçe Kaprol de Venedik Bienali'ne bakıyor. Haftaya görüşmek üzere.
Bir yeni Osmanlıcılık monoloğu: Met’te “Diyaloglar” sergisi
Metropolitan Sanat Müzesi’nin “Osmanlı Dünyaları” galerilerinde izleyiciyle buluşan “Diyaloglar: Modern Sanatçılar ve Osmanlı Geçmişi” sergisi, “Osmanlı mirası” vurgusuyla Doğu-Batı ayrımını keskinleştirmekten öteye gitmiyor.
✍️ Alper Turan
Basın bülteninin duyurduğu üzere sergideki sanatçıların bazıları ‘‘tarihi geleneklerle olan bağlarından gurur duyarken, diğerleri bu mirası reddediyor ancak bilinçaltında Osmanlı kültürüne bağlı kalmaya devam ediyor.’’ Bu ibareye gözüm takılıyor; bir yanımla Erol Akyavaş ve Burhan Doğançay’ın anlam düzleminden soyutlanmış plastik bir öğe olarak kullandıkları pseudo-kaligrafik imgelere baktığımda veya Elif Uras ve Burçak Bingöl’ün pratiklerindeki seramik fetişini düşündüğümde, evet, bir geleneğe cevap vermekle ilgilendiklerini hissediyorum; fakat bunun özcü ve neo-Osmanlı bir miras devralma kaygısından ileri geldiğini savunmakta güçlük çekiyorum. Pop-art, dışavurumcu soyutlama, sokak ve grafiti sanatı gibi türlü Batı sanatı etkisinde çalışan Burhan Doğançay’ın ‘‘başlarda sezgisel olarak, daha sonra da kasıtlı olarak’’ esinlendiği kaligrafiye benzetilen Ribbon Mania’daki imge, pek tabii soyulmuş duvar kağıtlarına ya da kurdelelere de benziyor. Veya Erol Akyavaş ve Elif Uras’ın kariyerlerinin başlarında türlü başka metotlar ve ilgilerle denemelerde bulunduktan sonra Türkiye dışında, ABD’de geçirdikleri süreler boyunca Osmanlı mirasından öğeleri odaklarına almaları bize başka bilgiler veriyor olmalı. Bu bilgiler pek de mistik veya psikanalitik görünmüyor bana. Aksine katı ve elle tutulur bilgiler bunlar.
Yabancıların ve dışlanmışların bienali
Venedik Bienali’nin açık queer kimliğiyle bilinen ilk küratörü Adriano Pedrosa’nın “Yabancılar Her Yerde” temasıyla günümüzün sancılı yabancılık kavramlarını keşfetmeye davet ettiği 60. edisyonundan izlenimler.
✍️ Tuğçe Kaprol
Pedrosa, bienali hem yaşayan hem de hayatta olmayan sanatçıları göz önünde bulundurarak “çağdaş” ve “tarihsel” başlıkları altında ikiye ayırmış. Serginin tarihsel çekirdek bölümü, Latin Amerika, Afrika, Orta Doğu ve Asya’dan eserlere yer vererek zamanında Avrupa modernizmi etkisinde olan bu Küresel Güney ülkelerinin üretimleri aracılığıyla modernizmi ve sınırlarını sorguluyor. Merkez Pavyon’daki “Portreler” adlı bölümde ise insan figürü temasını ele alan Küresel Güney’den 112 sanatçının işleri aracılığıyla 20. yüzyıl sanatındaki temsil krizine dikkat çekiyor. Temsil krizi demişken İsrail Pavyonu’nu temsil eden ekip, bienalin önizleme gününde bir duyuruyla Gazze’de ateşkes sağlanana ve rehineler serbest bırakılana kadar pavyonu açmayacaklarını açıklamıştı. Ekibin bu basın duyurusu hâlâ pavyonun camında asılı dururken önünde ise İtalyan askerler nöbet tutuyor.
Argonotlar Ajanda
Argonotlar Ajanda güncel sergileri takip edebileceğiniz bir rehber.
Devam eden sergiler
Meşher, Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar, 29 Eylül
Salt Galata, Öyleyse En Başa Dönelim / Itizar Barrio, 29 Eylül
Arter, Göründüğü Gibi / Şakir Gökçebağ, 10 Kasım
Arter, Uçurtma Zamanı/Jackie Matisse, 12 Aralık
Arter, Farz Et Ki Sen Yoksun, 29 Aralık
Görmek için son günler
Yunt, Buraya Nasıl Geldik? / Mike Berg, 25 Ağustos
Zilberman Selected, Genç Yeni Farklı 2024, 30 Ağustos
.artSümer, Backroom, 31 Ağustos
Haftaya görüşmek üzere.