Millî Reasürans Sanat Galerisi arşivinden seçme yazılar Argonotlar Kütüphanesinde.
Bu hafta Millî Reasürans Sanat Galerisi'yle yaptığımız özel bir projenin duyurusuyla karşınızdayız. Ayrıca Anlatı Gücü İttifakı: Sergi eleştirisi ve PASAJ'dan Seçil Yaylalı'yla söyleşimiz de bültende!
Millî Reasürans Sanat Galerisi arşivinden seçme yazılar Argonotlar Kütüphanesinde!
Galerinin 30 yıllık belleğinin parçası olan sergilere ait kitap metinlerinden oluşan bir seçkiyi dijital ortamda paylaşıma açıyoruz.
1994 yılında açılan ve otuz seneye uzanan belleğinde 188 ulusal ve uluslararası sergi ile kültür tarihimizde önemli bir yere sahip olan Millî Reasürans Sanat Galerisi, yer aldığı bina olan Millî Reasürans Yapı Kompleksi’nin geçireceği renovasyon nedeniyle geçtiğimiz temmuz ayında faaliyetlerine geçici süreliğine ara verdi.
Galerinin kapalı kaldığı süre boyunca, Tiraje Dikmen, İhsan Cemal Karaburçak, Kuzgun Acar, Max Ernst, Günther Uecker gibi pek çok yerli ve yabancı sanatçının yer aldığı sergilere ait galeri arşivini dijitalleştirmeye yönelik çalışmalara devam edilecek olup, bu çalışmanın sonucu olan arşiv sergisi ise restorasyonu tamamlanan Millî Reasürans binasında, aynı sergi mekânında gerçekleştirilecek.
Millî Reasürans Sanat Galerisi arşivi dizimizin ilk konuğu Sabit Karamani!
Millî Reasürans Sanat Galerisi arşivi dizimizin ilk konuğu Sabit Karamani! “Sabit bilir!” sergisinin küratörü Arzu Karamani Pekin’in metni Argonotlar Kütüphanesinde.
Sergi danışmanlığını Aykut Köksal, sergi tasarımını Akın Nalça/ TERMINAL Design and Space Solutions ve sergi grafik ve kitap tasarımını Ersu Pekin’in üstlendiği “Sabit bilir!.. 20. Yüzyılda Bir Hezarfen: Sabit Karamani” sergisi, 14 Mayıs – 7 Haziran 2014 tarihleri arasında Millî Reasürans Sanat Galerisi’nde gerçekleşti.
Sergi kitabında ayrıca Sabit Karamani’nin fotoğraf, radyoculuk, reklam, seramik ve hatta bir dönem üzerine yoğunlaştığı elektronik üzerine yaklaşımını, yolunun kesiştiği isimlerle yapılan röportajlarla aktaran metinler yer alıyor. Karamani’nin kişiliği üzerinden oluşturulan bu metinler ile adeta 1970-80’li yılların kültür sanat ortamı, döneme tanıklık eden isimlerin anekdotları ile yeniden mercek altına alınıyor.
Babam İstanbul Radyosu’ndan ben doğduğum yıl, 1960’ta ayrılmış. Bu sürece tanıklık edemediğim için üzülüyorum zaman zaman. Çünkü birlikte çalıştığı insanları, ortamı, İstanbul Radyosu’nun içini, stüdyolarını, aletlerini her zaman merak ettim. Çocukluğum, fotoğraflara bakarak geçti. Öyle ki, 1965’te Moda’dan İstanbul tarafına taşındıktan sonraki yıllarda, bir gün anneme Radyo’nun kapısından girmek için ısrar ettiğimi hatırlıyorum. Annem de kırmayıp, beni o kocaman kapıdan sokmuştu içeriye. Resepsiyondakilere “Sabit Karamani’yi tanıyor musunuz? Ben kızıyım” diye sordum. Tanımadılar elbette. Bozuldum biraz, çünkü bana göre o zamanlar Radyo babamdan soruluyordu! Babamın Radyo’suydu orası. Buna benzer hisleri, bundan birkaç yıl evvel Radyoevi binasının satılacağı haberini görünce, iliklerime kadar titrediğimde duymuştum. Cumhuriyet tarihinin en önemli yapılarından birinin her anlamda içinin boşaltılacak olması fikri, “baba evimizi başımıza yıkacaklar” hissi yaratmıştı.
Anlatı Gücü İttifakı: İnadına çatlak açmanın yolları

“Anlatı Gücü İttifakı: Sergi”, egemenlerin sansürüne, baskısına ve çeşitli tahakküm biçimlerine inat, dili eğip bükerek, oynayarak, görselleştirerek, parçalı bir dil yaratarak beraber kolektif bir dil inşa etmenin çabası.
✍️ Alâra Kuset
Odayı takip ettiğimizde karşımıza yine dil meselesini dert edinen bir iş çıkıyor, ancak bu sefer merkeze alınan yazılı değil, görsel bir dil. Zeyno Pekünlü’nün Bağlantılar işi Anlatı İttifakı’nın toplantı notlarından yola çıkarak yaptığı bir görselleştirme. Yaklaşık iki yıl boyunca süren toplantıların bir izdüşümü olan bu iş, resmi toplantı notlarının tam aksi bir yerde durarak, İttifak’ın içinden geçtiği süreci izleyiciye ifade ediyor. Pekünlü’nün karalamaları, aynı zamanda toplantılar esnasında kurulan bağları, bu bağların birbiriyle kesişimini, kimi zaman ise kesişemeyen noktaları ifade ederek kolektif bir oluşumun geçtiği yolları anlatıyor. Pekünlü’nün işinin hemen karşısında Furkan Öztekin’in Ceyhan Fırat’ın mirasından ilhamla hazırladığı kolaj ve yerleştirmelerinden oluşan işi bulunuyor. Trans aktivist Ceyhan’ı kaybetmenin yas sürecini izleyiciye aktarmanın yanında, Öztekin arkadaşını hatırlarken bir tür direniş hafızası ve belleği oluşturuyor.
PASAJ: Sanatçıların serbestçe müdahale edebilecekleri bir mekân
“Küçük Acılar, Büyük Şarkılar” sergisi vesilesiyle 15 yılı aşkın süredir çalışmalar yapan PASAJ’ı kurucularından Seçil Yaylalı ile konuştuk.
✍️Meryem Koç
Dev adamlar” benzetmesi gerçekten çok güzelmiş; evet, minik şeylerin o inanılmaz çekiciliği kaçınılmaz. Acı ve şirinliğin zıtlığı arasında bir çekim yaratmak istedim. Aslında bu boyutlarda aldığım ilk kitabı Bulgaristan’dan almıştım. Almanya’daki bir şehrin tanıtım kitabıydı ve yıllarca bu kitaba hayranlık duydum; bir mütevazılık örneği gibiydi. “Niye bu kadar küçük?” diye düşündüm.
Projenin geldiği noktadan oldukça memnunum. Bazı sanatçılar buradan kendilerine yeni kapılar açtı. Bir sonraki aşamada, küçük gruplar halinde daha fazla işbirliği yapılmasını umuyorum. Benim için işbirliği, sanatsal pratiğimin bir parçası. Paylaşmak, paylaşarak gelişmek çok güzel. Bu projenin de ulaşacağı en büyük başarının bu olacağını düşünüyorum.
“Küçük Acılar Kütüphanesi” kısmına gelirsek… Herkesin acısı kendine göre büyük. Sanatçıların da acı çekme konusunda çok başarılı olduklarını biliyoruz. Ancak kimsenin, bir başkasının acısını tam anlamıyla anlayabileceğini düşünmüyorum. Acılarımız bize özel ve onlarla yaşamak durumundayız.
Supernatura
Labirent Sanat’ta devam eden Abdo Yalçınkaya’nın “Supernatura” başlıklı kişisel sergisinin katalog metni Argonotlar Kütüphanesinde.
✍️Mahsum Çiçek
Abdo’nun eserlerinde, renkleri soyut ama aynı zamanda manzarayı vurgulayan gerçekçi kullanımı dikkat çekiyor. “İsimsiz” adlı peyzaj işi, Mardin ovasını, gözün görebildiği kadar uzanan kazınmış, tıraş edilmiş tarlalar olarak sunar. Abdo, bu tarlaları adeta güneşle değil de renkli bir disko topu ile aydınlatılmış gibi tuvale aktarır. Pembenin, sarının, turuncunun ve yeşilin aydınlattığı bu rengarenk tarlalar, gerçeklikle tam olarak örtüşmese de gerçeklikten de kopmayan bir paradoksa dönüşür. Abdo’nun resminin öznelliğini oluşturan bu paradoks, somut ile soyutu, gerçekle fantastiği bir arada görselleştirmesine olanak tanır. Bir panzer, tıpkı canlı bir böcek gibi mutasyona uğrayabilirken, bir elektrik direği de çok rahat bir şekilde yere uzanabilir ve keyif çatabilir. Bu durum Abdo’nun resimleri için yalnızca gerçeküstücü bir unsur olmakla kalmaz, aynı zamanda gerçeküstünün gerçeklikten kopmamasını da sağlar. Ortaya çıkan bu melez nesneler, neredeyse kendi başlarına yaşarken, dünyayı da oluşun ağırlığından kurtarır. Her şeyde hissedilen bu hafiflik, bir bakıma hiçbir şeyi öne çıkarmadan, dışsal bir ideolojiye veya büyük anlatıya bağlamadan, kendinden başka bir oluşum göstermez. Kendi zamanlarının gelmesini ya da şartlarının olgunlaşmasını bekleyen bu nesneler, şimdilik bir tür uyku modunda beklemekte. Henüz çılgınlık saati gelmeyen bu bekleyiş, dünyayı derinden işleyen bir tasarı halinde göstermektedir.
Argonotlar Ajanda
Argonotlar Ajanda güncel sergileri takip edebileceğiniz bir rehber.
Yeni sergiler
Galeri Nev İstanbul, Alev Ebüzziya Siesbye, 25 Şubat - 28 Mart
.artSümer, Noktanın Cebinden Çıkan Virgül İhtimalleri / Deniz Aktaş, 22 Şubat - 15 Mart
Dirimart Pera, Bahçedaş / Osamu Kobayashi, 20 Şubat - 9 Mart
EVİN, Olmak Üzerine / Ilgaz Gürün, 20 Şubat - 29 Mart
Summart Sanat Merkezi, Kusur-suz / Dilşad Akçayöz, 18 Şubat - 18 Mart
Ferda Art Platform, Apotheke / Doğu Özgün, 18 Şubat - 8 Mart
Devam eden sergiler
Anna Laudel Gallery, Her Yerde Ev Olma Arzusu / Özlem Yenigül, 2 Mart
Martch Art Project, Süregelen bütün bu şeyler arasında / Merve Denizci, 7 Mart
BüroSarıgedik, Solukdaş, 21 Mart
Bozlu Art Project, Kuzeye Doğru, 22 Mart
Loft Art, Yaşam Şarkısını Söyler, 22 Mart
Öktem Aykut, Opus 3c / Silva Bingaz, 22 Mart
EVİN, EVİN’Salon, 29 Mart
Quick Art Space, Palas Pandıras / Desen Halıçınarlı, 1 Nisan
Zilberman Selected, Hayalet Uzuvlar / Selçuk Artut, 5 Nisan
Arter, Islak Zemin / Yasemin Özcan, 6 Nisan
Arter, Gelecek Zamanın Süregelen Hikâyesi / Angelica Mesiti, 6 Nisan
Yunt, Serbestlik Dereceleri, 11 Nisan
İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Çocuk Odaklı Şehir - Bir Eşitlik Arayışı, 4 Mayıs
Meşher, Hikâye İstanbul’da Geçiyor, 13 Temmuz
Arter, İçinde Yaşadığımız Deri / Koray Ariş, 3 Ağustos
Borusan Contemporary, İçimdeki Şehir / Doug Aitken, 17 Ağustos
Borusan Contemporary, Ebedi Prelüd, 17 Ağustos
Arter, Duvar Çizimi / Can Aytekin, 14 Ocak 2025'ten itibaren
Görmek için son günler
Sanatorium, Pul Pul Döküldü, Ufalandı Zaman / Gülşah Mursaloğlu, 22 Şubat
Galerist, Atsız Süvari / Nazım Ünal Yılmaz, 22 Şubat
Zilberman Istanbul, Dalgalar Harita Çizmez / Cengiz Tekin, 22 Şubat
Art On, Urban Artifacts / Oddviz, 22 Şubat
Pera Müzesi, Vera Molnár’ın İzinde, 23 Şubat 2025
Pera Müzesi, Hesaplar ve Tesadüfler, 23 Şubat 2025
Arter, Karaya Çıkmak Yasaktır / Maaria Wirkkala, 23 Şubat
Dirimart Dolapdere, Yolda / Nuri Bilge Ceylan, 23 Şubat
Haftaya görüşmek üzere.