Gülsün Karamustafa ile söyleşi + Haftanın kütüphane içerikleri +Argonotlar Ajanda
Bu ayın Protodispatch yazısı ve Argonotlar Kütüphane seçkisiyle yeni bültenden merhaba. Bültenin sonunda sizi ise sizi minik bir anket bekliyor.👀
Başka türlü bir pasaport
Sanatçı Gülsün Karamustafa ve küratör Alex Klein, jeopolitik manzaraların, siyasi etkileşimin ve direnişe ilişkin sanatsal araçların Karamustafa’nın yaşamının en gelişimsel yıllarını nasıl şekillendirdiğine odaklanıyor.
O dönemde Türk vatandaşlarının Avrupa’ya gitmesi kolay değildi; yurtdışına seyahat etmek için devletten izin almamız gerekiyordu. 1970 yılında şimdiki kocamla birlikte Londra’ya gittim. Okuldaki aktivist hareketlere dahil olduk ve birlikte seyahat edebilmek için çabucak evlendik. Orada The Beatles’ın, Mary Quant’ın, Twiggy’nin Londra’sı ile karşılaştık, kesinlikle gelişen ve siyasi olarak aktif bir Londra’yla. Biz geldiğimizde, işçi haklarını kısıtlayan baskıcı Tory yasalarını protesto etmek için genel grev vardı. TUC (İşçi Sendikaları Kongresi) ile birlikte Trafalgar Meydanı’na yürüdük. O gün Londra’da yaklaşık 250.000 işçi greve gitti ve posta işçileri de dahil olmak üzere Büyük Britanya’nın tamamında yaklaşık 1,5 milyon kişi greve katıldı. Birçok Vietnamlı protesto gösterileri yapıyordu, Vietnam savaşı 16. yılındaydı, liman işçileri greve katılarak ABD ordusunun ihtiyaç duyduğu kargo sevkiyatını durdurdu. Yereldeki bu eylemlerin küresel çapta etkileri oldu. Feminist örgütlerle çalıştık, örneğin 8 Mart 1971 Kadın Özgürlük Yürüyüşü’nde onlar için pankartlar tasarladık, elimizden geldiğince yardımcı olduk.
Ben Londra’da BBC’de çalışıyordum. 6 Mart’taki hareketlilikten sonra 12 Mart’ta Türkiye’de askeri darbe oldu. Ben ise bu gelişmeleri bulunduğum yerden, yani Londra’dan, BBC Radyo aracılığıyla duyurmak zorunda kaldım. Bu hayatımız için bir dönüm noktası oldu. Kısa süre sonra Türkiye’ye döndük ve mayıs ayının başında evimizde kaçak birini koruduğumuz gerekçesiyle tutuklandık. Kocam iki buçuk yıl hapis yattı. Ben altı ay hapiste kaldım, ki bu nispeten hiçbir şeydi. Takip eden on beş yıl, 1986 yılına kadar bize pasaport vermediler ve ülkemizde fiilen hapsedildik.
Zamanın bir yerinde bir sofra
“Bir Bulut Gibi Belirir Hayaletler Sofra Üstünde” sergisi üzerine sanatçı Kayahan Kaya ve Gözde Mulla’nın yaptığı konuşmanın deşifresi Argonotlar Kütüphanesinde.
Bu, malzemeyle ilgili dediğin gerçekten o. Dijital mağaramdan çıktığımda aslında açıkça söyleyebilirim ki cahil cesaretiydi benimki. Çünkü ilk defa seramikle uğraşıyorum. Dağılabilirim, istediğim gibi olmayabilir. Aylin Yılmaz’ın atölyesinde yaptık tabakları, çok yardımcı oldu bana. Kumaşları aldım, onları diktim, boyadım ve gerçekten malzemeyi hissetmeye başladım. Bir de şunu fark ettim; normalde kendimi çalışma odasına kapatırım, evliyim ve sekiz yaşında çocuğum var. Onlar içeride oyun oynar. Orada, mağaramda bir şeyler yaparım. Yalnızımdır, aileden kendimi koparıp orada o mağaranın içine kendimi hapsederim. Ne zaman ki bu sergi için malzemeyle uğraşmaya başladım, aynaları koydum, bir elimde fener bir elimde fırça tavana bakarak çiziyorum, bunu Deniz ve Güney’in yanında yapmaya başladım. Böyle olunca gerçek malzemeye dokunma ve onu ailenin içinde yapıyor olma hali aslında beni daha insanileştirdi diyebilirim.
İktidarın Bağırsakları
İMALAT-HANE’de 6 Ocak – 6 Nisan 2024 tarihleri arasında yer alan TUNCA’nın “Muhatabı Olmayan Mutfak” sergisinin katalog metni Argonotlar Kütüphanesinde.
İnsanın kendi beğenisini keşfedip inşa etmesinin, estetik bakımdan aşikâr olanın ötesine geçmesinin, huzur ve hayret arasında değişim gösteren zengin, sevinçli duyumsamalar tesis etmesinin mahalidir. Aile bağlarının tanınmasının başlıca matrisi, yaş ilerledikçe de dostluğun ve ardından mesleki ağların güçlendirilmesinin mihenk taşıdır.
Mutfak ayrıca, bedenlerin ve öznelliklerin ataerkil, heteroseksist, emperyalist, burjuva ve kapitalist değerlerce belirlenen toplumsal normları idame ettirme amacıyla derinlemesine eğitildiği, düzenlendiği ve yaşa, toplumsal cinsiyete, sınıfa ve hatta ırka göre hiyerarşikleştirildiği mahaldir.
Her lokmada – kollarımız masanın kenarına iyice yerleşmiş, çatal bıçaklarımız doğru sırada dizilmiş, farklı şekil ve boyutlardaki bardaklarımız onlar için tasarlandıkları sıvılarla doldurulmuş – bizi kendi habituslarını kabul etmeye ve sözcüğün tam anlamıyla içselleştirmeye iten seçkinler tarafından ağır ağır yapı iskelesi haline getirilmiş bir toplum vizyonunu mideye indiriyor ve sonra tekrar tekrar özümlüyoruz.
DUYURU: Rabih Mroué, performanslarıyla Nisan’da Beykoz Kundura’da
Beykoz Kundura’nın belgesel platformu Kundura DocLab’in bu yılki uluslararası konuklarından biri de, Lübnanlı tiyatro yönetmeni, oyuncu, görsel sanatçı ve oyun yazarı Rabih Mroué olacak. Orta Doğu’daki politik huzursuzluğu ve Lübnan’daki toplumsal ayaklanmaları sorgulayan işleriyle uluslararası çağdaş sanat, tiyatro ve performans dünyasının çok tartışılan ve ödüllü ismi Rabih Mroué, iki farklı gösterisiyle İstanbullu seyircinin karşısına çıkacak.
Güncel sanat, tiyatro ve performans alanında ürettiği çalışmalarıyla uluslararası sanat dünyasının çok tartışılan ismi Rabih Mroué, iki farklı gösteriyle Kundura DocLab’in konuğu olarak İstanbul’a geliyor. Lübnanlı tiyatro yönetmeni, oyuncu, görsel sanatçı ve oyun yazarı Rabih Mroué’nin, Bir Bulutla Yol Almak (Riding on a Cloud) ve Bana Sigarayı Bıraktır (Make Me Stop Smoking) adlı performansları, Türkiye’de ilk kez Nisan ayında Kundura Sahne’de seyirciyle buluşuyor.
Argonotlar Ajanda
Argonotlar Ajanda, güncel sergileri takip edebileceğiniz bir rehberdir.
Yeni sergiler
Galeri Siyah Beyaz, Sanat Bizim Oyun Alanımız / Ardan Özmenoğlu - Gökhan Tüfekçi, 22 Mart - 27 Nisan
Ferda Art Platform, Hafif Metal / Seydi Murat Koç, 27 Mart - 27 Nisan
Devam eden sergiler
Sanatorium, Kudretin Silüetleri / Gizem Akkoyunoğlu, 6 Nisan
Dirimart Pera,Öfke / Shirin Neshat, 7 Nisan
Milli Reasürans Sanat Galerisi, Filler Neden Öfkeli? / Lale Çavuldur, 13 Nisan
Salt Beyoğlu, Üç İç Denizin Ülkesi / Handan Börüteçene, 14 Nisan
Summart Sanat Merkezi, Gölgemdeki Anı(t)lar / Onur Kaymak, 20 Nisan
İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, Meşgul Şehir: İşgal İstanbul’unda Siyaset ve Gündelik Hayat, 1918–1923, 27 Nisan
Versus Art Project, In Hoc Signo Vinces / Larissa Araz, 27 Nisan
Anna Laudel Gallery, Untraditional, 28 Nisan
Dirimart Dolapdere, Yukarı Düşenler / Özlem Günyol & Mustafa Kunt, 28 Nisan
Quick Art Space, Troyalı Kadınlar / Benal Dikmen, 28 Nisan
Pera Müzesi, Gelecek Hatıraları, 28 Nisan
Pilot Galeri, Bildiğimiz Dünyanın Sonu / Uğur Cinel, 4 Mayıs
Zilberman Galeri, sandalye ile ikinci kez / Zeynep Kayan, 11 Mayıs
Yunt, Görünmeyen Kent, 12 Mayıs
.artSümer, Terra Nullius: Yerçekiminin Hasadı / Deniz Üster, 18 Mayıs
Meşher, Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar, 26 Mayıs
Arter, Farz Et Ki Sen Yoksun, 29 Aralık
Görmek için son günler
Zilberman Selected, Şimdi Sergileniyor, 28 Mart
Martch Art Project, Katharsis: Sessizin Payı, 30 Mart
Galeri Nev İstanbul, Zihnin Işıkları, Soğuk ve Gezegenimsi, 30 Mart
Art On, I’m here to tell you about destruction, 30 Mart
Merdiven Art Space, Birth of Art / Haluk Akakçe, 30 Mart
Salt Galata, Türkiye’de Mimarlık Eğitimi: 18. Yüzyıldan Günümüze Kurumsallaşma Eşikleri, 31 Mart
Haftaya görüşmek üzere.